YEMEK KEYİF MİDİR? DEĞİLSE NEDİR?

DCIM100MEDIA

BAĞIMLILIK ZAMANLARIM

_SNL7100                                                    VE ÖZGÜRLÜK…

Bu konuyu anlatmaya bir deneyle başlamak istiyorum.Yapılan bu deney, abur cuburların nasıl bir bağımlılığa sebep olduğunu çok açık bir şekilde gösteriyor. De­neklerden birisi sadece sağlıklı yiyeceklerle besleniyor; ikincisi çoğunluğu sağlıklı yiyecekler; üçüncüsü ise sadece abur cubur yiyor. Denekler yemek yedikleri esnada ayaklarına elektrik veriliyor. Sadece sağlıklı beslenen denek yemeyi hemen durdurarak tepki veriyor. İkincisi bir süre sonra yemeye son verirken, üçüncüsü elektriğe tepki vermeyip yemeğe devam ediyor.

Sistemin istediği, mümkün olduğunca çok insanı tam da bu üçüncü denek gibi her şeye rağmen tüketmeye bağımlı olmuş hale getirmektir. Daha çok insanın daha çok tüketmesi gerekiyor ki üretilen kolalar, hamburgerler, cipsler paraya dönüşsün ve tekellerin kasalarını doldursun. Sadece Coca Cola’nın ürünleri günde 1,9 milyar bardak tüketiliyor. Türkiye’de tüketilen yıllık kola miktarı 3 milyar litreye yakın. McDonalds 118 ülkede yer alan 33 binden fazla restoranıyla günde 62 milyon kişiye hamburger satıyor. Bu 24 milyar dolarlık gelir anlamına geliyor. Pastadan büyük payı kapmak için yarışıyorlar. Peki bu arada bize neler oluyor?

Obezite basit bir kilo sorunu değildir. Obeziteden kaynaklı birçok ölümcül sağlık problemi ortaya çıkabilmektedir. Obezite, yüksek tansiyona, ölüm nedenlerinin başında gelen kalp krizine, yaşam kalitesini düşüren eklem rahatsızlıklarına, diyabete ve bazı kanser türlerine davetiye çıkarmaktadır. Obezitenin sosyal yaşamı da olumsuz etkilemektedir ve bu psikolojik sorunlarında ortaya çıkmasına neden olur. Ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte bu yüzden yapılan sağlık harcamaları da artmaktadır. Araştırmalara göre 50-69 yaşları arasındaki insanlar için harcanan her 5 dolardan birinin obeziteyle ilgili olduğu ve bu oranın daha da artacağı ortaya çıkmıştır. Obezite ve obeziteden kaynaklı rahatsızlıklar için sadece ABD’de yılda 200 milyar dolar civarında harcama yapılmaktadır.

Maalesef bizzat sistemin yarattığı sağlık sorunlarının aynı sistemle çözülmesi mümkün değildir. Gıda sektörü nasıl ki insanların beslenme ihtiyacını karşılamak değil kâr elde etmek için varsa, sağlık da benzer şekilde sistemin çıkarları için var olan başka bir sektördür. İşin aslına bakacak olursak beslenme alışkanlıklarından ve işlenmiş gıdaların bileşiminde yer alan katkı maddelerinin zararlarından ortaya çıkan sağlık problemleri kar amacı güden işletmeler için bir sorun değil, fırsattır. Bu yüzden aslında çok kolay bir şekilde çözülebilecek sorunlar, çözülemez hale getirilirler.

Obezitenin sebebi sanki kendisi değilmiş gibi kapitalizm, medyası aracılığıyla obezitenin ne denli tehlikeli bir hastalık olduğu uyarısını yapıyor. Bu noktada, sağlık sektörünün elde ettiği muhteşem karları hatırlamakta fayda var.

Zayıflama ilaçları, diyet programları, spor salonları, ‘organik’ gıdalar, obezite cerrahisi gibi devasa bir sektörü oluşturuyor. Sorunu üreten sistemin, çözümü de kendi çıkarları doğrultusunda sunmakta, aslında sunuyormuş gibi yapmaktadır ve insanlar zayıflama yalanlarına inandırılmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü’nde çalışan Profesör Boyd Swinburn de hükümetlerin “obezite krizinin” ardında yatan sebepleri ele almak yerine ilaca ve ameliyatlara yatırım yapmayı tercih ettiğine dikkat çekiyor.

Bu çelişki maalesef bilememizlik sonucu düşülen bir yanlış değil bilinçli bir tercih. Yiyecek üreten firmalar için insan sağlığı kar için feda edilecek basit bir ayrıntı, bozulan sağlıklar da devasa karların olduğu sağlık sektörünün velinimeti. 

O ZAMAN UYKUDAN UYANMA, BAĞIMLILIKTAN KURTULMA, ÖZGÜRLEŞME ZAMANI….