DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞME

Olumsuz duygu sonucu oluşan semptomlar kilo, bağımlılıklar, korkular vs bizim yaşam kalitemizi düşüren etkenlerdir. Çünkü insanın yaşam kalitesi doğrudan duygusal sağlığı ile ilişkilidir. Gerçek duygusal özgürlük ise acı dolu yılların sonudur. Aynen bir hapishaneden çıkmak gibi. Bağımsızlık Bildirgesidir. Bağımsızlıktan kastım olumsuz duygulardan özgürlüktür. Bu buzdolabını talan etmemize, önümüze gelen hapları çare diye yutmamıza, alkole, sigaraya, ıvır zıvıra sarmamıza neden olan tüm endişelerden özgürleşmeyi kastediyorum. Gelişmemizi ve sizi kapasitemizi gerçekleştirmekten alıkoyan gizli engelleri aşmamızı sağlayan şey, özgürlüktür. Duygusal sağlık özgüvenin altındaki sağlam bir temel gibidir ve özgüven de yaşamın her adımında başarının sıçrama tahtasıdır. Bu yeni bir düşünce değildir. Neredeyse herkes bunu kabul eder ve bununla ilgili kitaplar okur, seminerlere katılır, psikologlar, terapistler…. Ya çözüm? Mühendislik eğitimi almış biri olarak çözüm yollarını ararken mantıklı olmasını, pratik olmasını ve gerçek dünyada işe yaramasını referans aldım ve alıyorum. İnsanlar fazla kilolarından ve tabii öncelikle de buna neden olan bağımlılıklardan, depresyondan, travmatik anılardan vs. kurtulmak için yıllar süren uygulamalar yaşamakta ama ya biraz ilerleme sağlamakta ya da hiç ilerleme olmamaktadır. Böylece çözüme başkasının sahip olduğu umuduyla durmadan diyetisyen-doktor-psikolog-spor salonu-spor hocası değiştirmekte ama genellikle de hiç bir şey değişmemektedir. Bir ömür boyu sürüp işe yaramayan yöntemlerde sizce de yanlış bir şeyler yok mu? Çoğu kilolu insan kalıcı…

Read More...

KİLO VERMEK İÇİN

İstemek yetmez, seçmek gerek. Hayatımızın tümünde böyle değil mi? Nasıl ki arabayla bilmediğimiz bir yere gitmeyi düşündüğümüzde, sadece istemeyle yetinmeyip eskiden haritadan şimdilerde ise navigasyondan varmak istediğimiz yere bizi götürecek en iyi yolu seçeriz. Bu seçim, planladığımız o yere varmayı bize ulaşılır hale getirir. İşte bu noktada şunu söyleyebiliriz; doğduğumuz andan başlayarak bizde oluşturulan gerçeklik algısından kurtulup sadece isteyip oturmak yerine kendimiz seçerek adımlar atarsak BAŞARI kaçınılmazdır. Eskiden fillerin ayaklarına 20 adım uzunluğunda zincir bağlanır ve onların bu 20 adımlık çember içinde kalmaları sağlanırmış. Fil 20. adımdan sonra adım attığında orada kalır yüzlerce başarısız deneyimin ardından zincir çıkarıldığında da filler bu çemberin içinde kalmaya devam ederlermiş. Bilinçaltımız, aynı bu 20 adımlık fil örneğinde olduğu gibi, yirmi adımlık bir gerçekliği kapsayan vizyon-görüş tarafından idare edilmektedir. Başarısızlık, maalesef kendi kurban hikayelerinize sıkışıp kaldığınızda kaçınılmazdır. Başarısızlık, zayıf anlarınızda sizlere destek olacak bir guruba ihtiyaç duyduğunuzun farkında olamadığınızda kaçınılmazdır. Navigasyon tamam, yol tamam, seçim tamam, araba full donanımlı ama kontağı çeviriyoruz hala tık yok. Neden? Çünkü birde bakıyoruz ki arabada benzin yok…. Ne yaparsanız yapın benzin olmadan hedefe değil varmak yola bile çıkamazsınız. İstemek yetmez, seçmek gerek… Öyleyse ihtiyacınız olan ilk şey doğru enerji ile şarj olabilmek… Okumaya devam etmek için tıkla; DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞME TEKNİĞİ

Read More...

Alışkanlıklar, Bağımlılıklar, Telkinler

Bildiğiniz gibi beyin hücrelerine nöron denir. Bir davranışın veya düşüncenin oluşması bir nöronun başka bir grup nöronla bağlantısı ile meydana gelir. Bu bağlantılar sinir ağlarıdır. Küçükken noktaları birleştirerek resim yapardık hatırlar mısınız? Onun gibi. Her birleşme bütününü belirli bir düşünce kalıbı gibi düşünebilirsiniz… 

Read More...

LİKYA ULTRAMARATONU – 2016

Eylül 2016 – Likya ultramaratonuna ikinci kez katılıyorum. artık deneyimli bile sayılabilirim, o gün parkur ne kadar sürer, beni neler bekliyor, gün sonu durumum nasıl olacak az çok biliyorum 🙂 Likya ultramaratonu benim için bir simge oldu diyebilirim. Geçen yıl ilk kez katılacağım zaman neyi yapıp neyi yapamayacağımıza karar vermiş olanlar gitmememi söylemişlerdi 51 yaşında bir kadın olarak yapılamayacaklar listesinin başında olmalıydı tabii bu koşu… Ama ben haddini bilmez biri olarak doktorların senin artık troid bezin yok zayıflaman imkansız daha fazla kilo almamaya çalış demelerine rağmen 47 kilo vermiştim. Tabii ki tüm doğru diye öğretilenleri unutarak, kendimi keşfederek. Sistem bizi doğduğumuz andan itibaren cinsiyetimize, doğduğumuz ülkeye, şehire hatta mahalleye, ekonomik durumumuza göre masallarla başlayarak empozelerle şekilliyor ve bu şekilde kişiliğimiz oluşuyor. Sonra bakıyoruz ki iki kişi gibiyiz istediğimiz hayat ve yaşadığımız hayat. Sanıyoruz ki kaderimiz bu. Çünkü öğretilenler arasında bu da var, çabalama kabul et oysa ki İSRA suresi der ki ‘Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık’ İşte Likya yolculuğunun benim için anlamı bambaşka. 35 bayan sporcu arasından 10. oldum, bu harika ♥ ama önemli olan bu değil, hayallerimin peşinde koşabilmek, koşarken düşsem de kalkabilmek, tüm empozelerden sıyrılıp kendimi yaşayabilmek…. İstemek, çaba sarf etmek ve hak etmek demektir. Her konuda…

Read More...

ZAYIFLAMA EĞİTİMLERİ ve DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞME TEKNİĞİ

GERÇEĞİ KEŞFEDİN… Hedefimiz problemli davranışların yerine koyacağımız anlamlı şeyleri hayatımıza katabilmek. Hayata yeniden ‘ben de varım’ diyebilmek, zararlı bir şeyi yararlı hale getirebilmenin olanaksızlığını, keşke hayat daha kolay olsaydı demek yerine, keşke ben daha çabalı olsaydım demek gerektiğini öğrenmek. Herkesin bildiği gibi tohumu toprağa ektiğimizde filizlenir ve o zaman en küçük tohum bile kocaman bir ağaca dönüşür. Bu noktada ihtiyaç duyulan tek şey doğru topraktır. Ama dikkat tohumu bir betonun ya da kayanın üzerine bırakırsak hiçbir işe yaramaz, hatta kurda kuşa yem olur. Kumun kilin içine atarsak çürür gider. Oysaki doğru toprağa ektiğimizde kocaman bir ağaç olmakla kalmaz kuşlara da sığınak olur. İçinde gizli olan o potansiyeli açığa çıkarmanın ilk koşulu doğru toprağı bulmaktır yani. İşte sizin kendi potansiyelinizi keşif yolculuğunuzu anlamanız da buna benzer bir durum; tohumun içindeki ağaç misali; aslında anlaşılmaz yaşanır… Devamını okumak için tıkla; DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞME TEKNİĞİ

Read More...

ZAYIFLAMA ve MUCİZE

  Hepimizin kim olduğumuz ve hayatımızda neleri yapabileceğimiz konusunda bir düşüncesi vardır.  Mucize işte bu algıyı değiştirdiğimiz anda gerçekleşir. Birçok mucize aslında yaratıcı gücümüzün sonuçlarıdır. Bir mucize istediğimizde ve onu yaratabileceğimizi kabul ettiğimizde olan şey mucizedir. Daha sonra gerçekleşen şey sadece ayrıntıdır. Çoğu zaman mucizeler yaratamayız çünkü mucizelerin bizim başımıza gelebileceğine inanmayız. Bir mucize yaratabilmek için ilk adım yeni düşünce biçimini geliştirmektir. Duygu ve düşüncelerimiz fizik realiteyi etkiler. Yolu bilmek ile yolu yürümek arasında o kadar çok fark vardır ki, yani kısacası istemek yetmez seçmek gerek. Tüm bunların bizi ilgilendiren başka bir boyutu da söz konusu, başka birinin çabaları bizim hayatımızda mucize yaratabilir mi? Bunun yanıtı için ‘duygular ve suya etkisi’ yazısına bir göz atalım mı?     DUYULAR VE SUYA ETKİSİ: http://www.youtube.com/watch?v=mCHWoshp_uA&feature=related Dr.Emoto’nun su araştırması düşünce ve duyguların fizik realiteyi etkilediği gerçeğini ortaya koyar. Aynı yerden alınan su örneklerine yazılı ve sözlü kelimelerle veya müzikle değişik niyetler, düşünceler yönlendirildiği, odaklanıldığı zaman ‘’su kendi ifadesini değiştimektedir’’. Temel olarak Dr.Emoto suyun ifadelerini yakalamayı başarmıştır. Geliştirdiği teknikte çok soğuk bir odanın içinde son derece güçlü bir mikroskop ve çok yüksek hızlı bir fotoğraf çekim şekli uygulamıştır. Bu teknikle henüz oluşmuş donmuş su kristallerini fotoğraflamıştır. Ancak, değişik bölgelerden alınmış su örneklerinin hepsi kristalize…

Read More...

ZAYIFLIK MUTLULUK MUDUR?

                                Evet, ben zayıfladım ve evet çok mutluyum. ‘’Bedeninin kölesi olan hiç kimse özgür değildir.’’   SENECA   Zayıf biri için zayıflık, mutluluk olmayabilir ama şişman biri için şişmanlık, çok acı veren bir durumdur ve şişman biri için zayıflık, kesinlikle mutluluktur.   MUTLUYUM… Çünkü zayıf değilsen güzel olmadığını düşünürsün, kendine asla güvenemezsin hatta ve hatta dostlarını kucaklayamazsın, onlara sarılamazsın bile, yaz aylarında ve hatta çoğu zamanda kışın o kadar çok terlersin ki dostlarını arkadaşlarını terinle rahatsız etmek istemezsin. Kendine olan güvenin ayaklar altındadır. Alışveriş bir ızdıraptır bazen çok beğendiğin küçük beden bir şeyi yakından inceleyebilmek için ‘senin burada ne işin var’ dercesine bakan tezgâhtara şu meşhur maskemizi takınarak gülümseyip, “kızıma hediye bakıyorum” diye yalan söylersin. Dizilerde filmlerde dalga geçilensindir. Annenin sana ‘mohini gibi oldun’ dediğini duyarsın ve sessiz sessiz ağlarsın. Annen bile bunu diyorsa başkalarının neler düşündüğünü düşünürsün ve bir adım daha geri çekilirsin toplumdan. Diğer yandan da kendini kanıtlayabilmek için herkesten çok çalışırsın. Daha çalışkan, daha espirili, daha akıllı anlayışlı, daha kanka olmak zorunda hissedersin. Ve çeşit çeşit maskeler oluşturursun, zırhını sağlamlaştırırsın. Böylece büyük oyun başlar…. Seyredilmişliğini seyretmeye başlar, acı çekersin. Artık kendini onların gözünden…

Read More...

ŞİŞMAN ve ZEKİ

  VOLUME 1…. Başımıza bir sürü şey gelmiş, birçok olumsuzluk yaşamış olabiliriz. Belki çocukluğumuzda problem vardır ya da hayallerimize uymayan bir gençlik geçirmişizdir belki de zoraki giden bir evlilik, belki varoluş amacımızı bulamamışızdır ya da başka başka onlarca sorun… Bunların sonucunda gelen stres ve içimizde büyüyen ve her daim doldurulmayı bekleyen o koca boşluk…. İşte henüz şişmanlığa sadece adayızdır ama akıl tam da bu noktada devreye girer. Gerçek zor ve değişmez göründüğünde, akıl yönünü o boşluğu doldurmaya çeviriverir. Bizde aklımızın yönlendirmesiyle boşluğu doldurmak için başlarız yemeğe, yedikçe de daha çok büyür o boşluk ve biz de daha çok yeriz. Boşlukla birlikte bedenlerimizde büyürken kimselerle paylaşamadığımız sorunlarımızın üstüne kahkahalar atarak mutlu şişmanlara dönüşüveririz. Artık şişmanızdır ve bu toplumda diğer tüm engelliler gibi bizlerinde varolma sorunu başlamış olur. Diğer yandan aklımız, şişman olmanın hayattan korunmayı kolaylaştırdığını da öğrenmiştir. Artık onu zor bir görev beklemektedir hem şişman olup o kabukta güvende hissedecektir hem de o şişmanlığıyla çeşitli maskeler edinip mutluluk oyunu oynayacaktır. Bunu başarabilmekte hatırı sayılır bir ZEKA gerektirmektedir. Alay konusu olduğumuzda öfkeleniriz, çok öfkeleniriz ama o öfkeyi bastırmak zorunda hissederiz çünkü kendi şişmanlığımız hakkında söylenenleri tekrar edebilecek cesareti bulamayız kendimizde. Sağlıkla ilgili konularda yorum bile yapmamıza izin verilmez, ne de olsa çok…

Read More...

NASIL ZAYIFLADIM, BAŞARAN YORUMLARI

Zeynep diyor ki; Nasıl zayıfladım, bunu anlatmaya başlamadan önce şunu belirtmeliyim ki; bazı şeyler yaşamadan tam anlaşılamaz. Ben online destek aldım ve 3 ayda 20 kilo verdim. Başlangıçta tereddütle baktım evet, nasıl olur ki dedim bu kadar uzaktan birde şehirler arası bile değil uluslararası. Şimdi sorarsanız zayıflamak kazandıklarımın yanında sadece bonus derim.  O şahane bir insan. Her zaman telefonum kadar yakındı bana ve ister inanın ister inanmayın ben hayatımda ilk kez istediğim kiloya inmeyi başardım hem de üç ayda. Ezber bozdum, resmen ezber bozdum. Ve artık kendime olan güvenimi kimse geri alamaz, kilo almaktan bile korkmuyorum 😉 O başarmış, bende başardım, gerekirse yeniden ve yeniden yine yapabilirim. Hiçbir şey kullanmadan, dahası bir bağımlılıktan kurtulmak için başka bir şeye bağımlı olmadan zayıfladım. Bunun anlamsızlığının bilincine vardım. Ben bunu hayatıma monte etmeyi başardım en başta Bahar Hanımın dediği gibi. Kişiye özel, sizin hayatınıza monte edebileceğiniz bir şey ancak kalıcı olabilir demişti bana. Tam anlamamıştım ama yaşadım ve gördüm. Sonrada bu harika insanla tanışmak için gün sayar oldum İnşallah mayıs ayında. Zeynep S. Güler’in kaleminden; Benim için sihir o eski fotoğrafı gördüğüm andı. O bakışlar, o hüzün ve sonrası yanmış kül olmuş yılar. Adeta 20 yıl gençleşmiş biri vardı ve bir kadın başka ne…

Read More...

YEMEK KEYİF MİDİR? DEĞİLSE NEDİR?

                                                    VE ÖZGÜRLÜK… Bu konuyu anlatmaya bir deneyle başlamak istiyorum.Yapılan bu deney, abur cuburların nasıl bir bağımlılığa sebep olduğunu çok açık bir şekilde gösteriyor. De­neklerden birisi sadece sağlıklı yiyeceklerle besleniyor; ikincisi çoğunluğu sağlıklı yiyecekler; üçüncüsü ise sadece abur cubur yiyor. Denekler yemek yedikleri esnada ayaklarına elektrik veriliyor. Sadece sağlıklı beslenen denek yemeyi hemen durdurarak tepki veriyor. İkincisi bir süre sonra yemeye son verirken, üçüncüsü elektriğe tepki vermeyip yemeğe devam ediyor. Sistemin istediği, mümkün olduğunca çok insanı tam da bu üçüncü denek gibi her şeye rağmen tüketmeye bağımlı olmuş hale getirmektir. Daha çok insanın daha çok tüketmesi gerekiyor ki üretilen kolalar, hamburgerler, cipsler paraya dönüşsün ve tekellerin kasalarını doldursun. Sadece Coca Cola’nın ürünleri günde 1,9 milyar bardak tüketiliyor. Türkiye’de tüketilen yıllık kola miktarı 3 milyar litreye yakın. McDonalds 118 ülkede yer alan 33 binden fazla restoranıyla günde 62 milyon kişiye hamburger satıyor. Bu 24 milyar dolarlık gelir anlamına geliyor. Pastadan büyük payı kapmak için yarışıyorlar. Peki bu arada bize neler oluyor? Obezite basit bir kilo sorunu değildir. Obeziteden kaynaklı birçok ölümcül sağlık problemi ortaya çıkabilmektedir. Obezite,…

Read More...