HEY ÖZGÜRLÜK!!!

Özgür kalmak için neye ihtiyacımız var?

Zihnimizin içindekiler, düşüncelerimiz hep yaşadıklarımızla, deneyimlerimizle ilişkili değil mi? Bir tek dünya var ama bir sürü değer var. Herkesin değeri kendisi için en mükemmeli iken doğruya nasıl karar verebiliriz? Maalesef bu değerlerden de yargılar ve daha da kötüsü önyargılar oluşuyor. Hep adımıza sorumluluklar yaratmışlar; Tanrı adına, din adına, aile adına… bizleri kontrol etmişler. Kaç yaşındaydım anımsamıyorum bana bacaklarımı kapatarak oturmam gerektiği öğretildiğinde, sanki doğduğumdan beri biliyormuş gibiyim, sokakta yüksek sesle gülmemem gerektiği, namusun ve bekaretin çok değerli olduğu,ve onların erkek, ağaca çıksalar pabuçlarının yerde kalmayacağı… Zamanla bu zincirlere o kadar bağlanıyoruz ki; artık süslerimiz haline geliyor. Kurtulmak istediğimiz durumları kaderin, alın yazısının üstüne atıyoruz. Yani sorumluluğumuzu var olmayan bir şeyin üzerine atıyoruz. Engellerimizi terk edemiyoruz ve mutsuz oluyoruz. Kısacası; özgür olmak isteriz ama kafesin güvenceleri vardır.

Ne demiştik, özgür kalmak için neye ihtiyacımız var?Hele bu kadar baskının ortasında…

Bizim özgür olmamıza engel olan şeyler gerçekten bizim dışımızda mıdır yoksa bizim onlara yüklediğimiz anlamlarda mıdır? Acaba sürüden ayrılmayı göze alamadığımız için olmasın? Klasik bir korkutma söylemi vardır ‘sürüden ayrılanı kurt kapar’ der oysa çoban bizi eninde sonunda kesimhaneye götürür. Eğer bir şeyden kurtulmak istiyorsak onunla olan bağlantımızı kesmek zorundayız. Korku; özgürlüğün de, başarının da, mutluluğun da düşmanıdır. Ama yönetenler için en temiz silahtır.